BİR ŞAİRİN ÖLÜMÜ
Kimse inanmaz
Benim hafif-makineliyle öldüğüme
Veya ayrıldığıma dünyadan
Benimde başkentte bi odam
Şiir kitaplarım
Üniversitede adım
Ve arkadaşım vardı
Yaşasaydım…
Benim hafif-makineliyle öldüğüme
Veya ayrıldığıma dünyadan
Benimde başkentte bi odam
Şiir kitaplarım
Üniversitede adım
Ve arkadaşım vardı
Yaşasaydım…
Salah Birsel
Yıl 1981 o zaman adı Gazi
Yüksek Öğretmen Okulu Resim Bölümünde 2.
Sınıf öğrencisiyim.12 Eylül darbesi
yapılmış, askeri yönetim bir
emekli albayı Okul Müdürü olarak
atamıştı.Gençlik kanımız kaynıyor, bir şeyler yapma isteğiyle tutuşuyorduk.Entekllektüel birikimi
olan arkadaşlarımız bir araya
geldik.Bir duvar gazetesi
çıkarmaya karar verdik.Bölüm başkanımız Hüseyin Bilgin’di.Grubumuzda otuz yıl sonra
bile dostluğumuzu kardeşliğimizi devam ettirdiğimiz sınıf
arkadaşımız Osman Bellek, Aytekin Göktürk, Ali İnce ,bizden bir üst sınıf
olan Suzan Türkmen, Şinasi Tek, Zülküf Mert, yine aynı sınıftan
arkadaşımız Derya Sarar…bizden alt sınıflardan
çok güzel şiirleri
olan Nurşen…ve beni bağışlasınlar isimlerini şu an
hatırlayamadığım diğer
arkadaşlarım…
Gazetenin adını “Ekin” koyduk. Logosunu yanlış
hatırlamıyorsam Namık Kemal Sarıkavak tasarladı, ahşaptan dekopajla kesildi, hazırlandı.Kaç sayı çıkardık
hatırlamıyorum ama üçüncü sayısında şair
Bilgin Adalı’nın bir şiirini gazetede yayımladım
diye okul müdürü tarafından şiddetli
ve tehditlerle dolu sorguya
çekildim.Yine de bu gazete
ve yazma
işi yaşantımıza öyle
sindi ki, bizi öyle pişirdi ki hepimize farklı
bir öğrencilik yaşattı.Gazete
toplantıları, araştırmalar, yazmalar,
sayı yetiştirmenin telaşı…Asıldıktan
sonra gururlanarak okumalar….Yazıları tartışmalar..Hepimizin hayatında çok
özel anılar yarattı. Sevgili kardeşim Aytekin Göktürk o ahşap logoyu uzun yıllar sakladı diye
biliyorum. Yıllar sonra bir
oğlu dünyaya geldiğinde adını Ekin koydu.
Ekin’in ilk sayısı idi. (Biraz şairliğimden olsa) gazetenin
“şiir-öykü-deneme” bölümü sorumluluğu bana verilmişti. Bu
bölümün ilk konuğu şair Ahmet
Erhan oldu….O zaman sanırım yirmi iki yaşlarında idi.Aynı okulun Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde son sınıf öğrencisi idi.Yazdığı “Alacakaranlıktaki Ülke” kitabıyla Behçet Necatigil şiir ödülünü
kazanmıştı.Biz de kendisini tanımak
ve Resim Bölümüne tanıtmak
istedik. Kitabını , şiirlerini
okudukça çok sevdik, gururlandık. Yaptığımız söyleşiyi
yayınladığımızda arkadaşlarımız da
sevdiler. Adından çok
konuşulacak bir şair
olacak diyorduk. Sonra şiirleri, kitapları, ödülleri
birbirini kovaladı…Yaşamını
Türkçe öğretmeni olarak Ankara’da sürdürdü.
Bir daha kendisi ile yüz yüze hiç görüşemedim, ama; şiirlerini
hep takip ettim. Milliyet Sanat 1986-87
yıllarında Türk Şiiri Antolojisini kasetler
haline getirip okuyucularına
hediye etmişti. Onlardan birinde Ahmet Erhan kendi sesinden bir
şiirini okumuştu.”Anne ben geldim,
oğlun,hayırsızın” …sesi ,diksiyonu da
bana çok benziyordu. Anneme muzırlık yapıp o
şiiri dinlettiğimde çok
etkilenmiş ve ağlamıştı.Ben olmadığıma
zor ikna
etmiştim kadıncağızı. Benim gözümde
lirik Türk şiirinin genç prensi
idi Ahmet Erhan.Bu nedenle Müzisyenler de ilgisiz
kalmadılar Ahmet Erhan şiirlerine. Ahmet Kaya, Teoman müziklerine taşıdılar.
Ataol Behramoğlu
onun için "Ahmet Erhan, genç kuşağın adından en çok söz edilen
şairlerindendir; kendi kuşağının, denilebilirse en lirik şairidir. Şiirimizin
lirizm zenginliklerini, özellikle 60 sonrası yeni toplumcu şiirin çeşitli öğeleriyle
kaynaştırarak kendine özgü bir sese ulaştı. Nihat Behram'ın şiirleri gibi,
Ahmet Erhan'ın şiirleri de, sanatsal değerlerinin yanı sıra, ülkede genç
insanın yaşadığı dramın bir çeşit güncesi olarak da önemli. Karamsar ses tonu;
geride, bastırılmış, direnen bir yaşama sevincini gizliyor." Demişti bir
kitabının arka sayfasında.
Ama gerideki
bastırılmış, direnen yaşama
sevinci onu yarı yolda bıraktı. Uzun süredir gırtlak kanseri tedavisi
görüyordu.4 Ağustos günü yaşama
veda etti. Geride ”Ben ölmedim anne”
diyen sesini ve
şiirlerini bıraktı. Bir de bizim
kuşağa yaklaştırdığı ölümü.
“Bir şair
ölünce gökte bir yıldız
kayar…Bir şair ölünce her şair biraz
ölür”(müş).
5 Ağustos 2013, Kadir ŞİŞGİNOĞLU