10 Ekim 2017 Salı





HAN ‘DA  DOSTLUK VE  SANAT                                                                                                

Kadir  ŞİŞGİNOĞLU

Sanat insanın hayatla    ve  insanın  insanla bağlarını güçlendirip, onlara ortak bir geçmişin ve ortak bir geleceğin sorumluları olduklarını duyurabilecek  tek araçtır. Sanat  hayatın içinden gelir ve hayatın her alanına yansır , çünkü; sanat insan içindir. Sanatın değişken yenilikçi  dili insana  ve  yaşadığı  çevreye – kente  sürekli  yeni  önermeler  sunar. Bu  önermeler  toplum  tarafından  kabul gördüğü  ölçüde  insanın yaşamı renklenir.

 İnsan  yaşadığı  toplumun  kültürel  birikimlerinden beslenir. Kültürel birikimlerin  sürekliliği insanların  ve  sanatçıların  kültür üretebilmesi açısından  çok  önemlidir.  Sanatçının çabası  iki  yönlü  bir  zorunluluğa dayanır. Bir  taraftan toplumsal  birikimlerden   beslenirken  diğer  taraftan bu  birikimleri  zenginleştirecek katkılar  sunmalıdır. Ülkemizde  son yıllarda sayıları  giderek artan sanat  çalıştayların  (sempozyumların)  amacı da  budur. Ancak  burada sanat –sanatçı-toplum adına   doğru projelerle  doğru  hedefler koymak  gerekir.


Yerel  yönetimlerin  toplumun  eğitim-kültür-sanat  gereksinimlerini  karşılamaları Anayasal  yükümlülükleridir. Sanat  -Kültür ve  Eğitime ideolojik  bakan  yerel  yönetimler  bu  alandan  uzak  durmaktadır. Çağdaş  demokratik ve kültürel  düzeyi yüksek  toplum yaratmayı isteyen halkçı  yerel  yönetimler bu alana  kaynak  yaratıp, yatırım yapmaktadır. Ancak  yerel  yönetimlerin Kültür ve Sanat  konularında  yetişmiş  elemanı olmadığı için  bu  doğrultuda yapılan projelerin  çoğunluğu ya  sanatçı girişimi ya da  STK kaynaklıdır. Doğrusu  yerel yönetimlerin eğitim-kültür-sanat  konularında proje  geliştirebilecek, sanatçıları, kültür  üreten insanları, ilgili STK nı tanıyan,  danışmaya  ve işbirliğine  açık  personel istihdam etmeleridir.


Bu  yıl 3. Sü  yapılan Uluslararası Han Dostluk ve Sanat Sempozyumu  sanatın  ve  kültürün toplumsallaştırılması  adına  yapılan  en  doğru  projelerden birisidir. İstanbul Merkezli Rekreasyon Derneği’nin “ Han Sanat Köyü “ kurma  projesinin ayağı  olan  bu  sempozyum;  Kültür Bakanlığı, Eskişehir  Büyükşehir Belediyesi, Han Belediyesi ve Rekreasyon Derneği  tarafından desteklenmektedir.
Bir  zamanlar Bağdat-İstanbul ipek yolu üzerinde  yer alan, Hititlerden başlayarak Frig, Lidya, Pers, Makedon, Roma, Bizans ve Osmanlı  uygarlıklarının  tarihsel  kültürel zenginliğini yansıtan Han  kenti Anadolu da Türkmenlerin  ilk  yerleştiği bölgelerden  biridir. Yemeklerinde, folklorik  giysilerinde, kadın  başlıklarında, konuşma  dilinde, ozan  geleneğinde, mezarlarında, dağ-yayla  tutkularında Orta Asya’dan Anadolu’ya  Türkmen (Yörük)  izleri  yaşamaya devam  ediyor. Adını  aldığı Osmanlı yapımı üç yüz elli odalı Han geçtiğimiz  yüzyılın  başında yangın ve  bakımsızlıktan  yıkılmış, ancak; temeli ayakta.Rölevesi  yaptırılmış, yeniden  kurgulanmayı  bekliyor. Kızıl kiliseden dönüştürülen Cami  dıştan ve  içten  restorasyon  görmüş , değişerek günümüze  gelmiş. Yapı dışardan orijinal içerde ise  orijinal  pek  bir  şey  kalmamış. Üç  gözünden su akan Osmanlı  yapısı Üç gözlü  çeşme  ise  cephesini  şehrin  girişine   dönmüş  geleni  gideni  karşılamaya  devam  ediyor. Camiye  yaklaşık  iki yüz  metre   mesafede  bulunan Hamam ise;  Rekreasyon Derneği tarafından  restorasyonu  yapılarak  bir  etnoğrafik eserler ve  sempozyum resimlerinden  oluşan  bir  müze-galeriye dönüştürülmüş.


Tarihsel  mirasının, kültürel  zenginliğinin  ağırlığına  rağmen Han ulaşım ve  coğrafi  konumu  nedeniyle fazlasıyla  göç  vermiş,  terkedilmişlik  duygusu ile  kendini  dinlemeye  duran  ilçelerimizden  biri. İstanbul’da  koca  bir Han lı  mahalleden söz ediliyor. Kalan iki bin civarında  nüfus  ise  çoğu yaşlılardan ve  büyük  şehirlerde çalışma  hayatını  tamamlayıp baba evine  yerleşen  emekli orta yaş  kuşağından  oluşuyor. Yazları  ata-dede-baba   toprağını özleyenler biraz  kalabalıklaştırıyor nüfusu.
Han Frig  uygarlığının  tam  merkezi. Bu  nedenle  Tarihsel  ve  Arkeolojik  Sit  alanı  ilan  edilmiş. Kentin kuzeyinde  neolitik dönem yeraltı  yerleşimi  bulunmuş. Tarihlendirme  kesin olmamakla  birlikte  burada  uzun  süren  yaşamın  izleri  var. Küçük ve  kalabalık  ailelerin  yaşam  odacıkları, dini alanlar, tahıl depoları, su  kuyuları ve nekropol ile  yaklaşık  iki yüz  kişiyi  barındıracak bir  yerleşke. Kısa  süreli  kazı sonrası  hiçbir  koruma  önlemi  alınmadan olduğu  gibi açık bırakıldığından  iç tavan ve  duvar  kısımları vandal ziyaretçilerin günlüğüne  dönüşmüş. Hemen  kuzeyindeki  kayalıkların  üstünde  ise  günümüz Han’lıları yaşamaya  devam  ediyor. Başkent Gordion  uzak  olsa da Midas  adına  yapılmış en  büyük  anıt  ve  Frig  vadisinin  en görkemli  yapıları çok  yakınındaki  Yazılıkaya Köyü’nde. Anıtın  hemen  altında  başlayan  köy  çoğunluğu  Anadolu Mimarlık  geleneği taş-ahşap  malzeme ile  yapılmış dört cepheyi çevreleyen  orta avlulu planın  uygulandığı evlerden  oluşuyor. Alabildiğine  terkedilmiş, yalnız  ve  hüzün  dolu köy. Muhtarı aynı  zamanda yerleşimin  arkeolojik kazılarına  katılmış bölgeyi iyi bilen rehber ve  koruyucu.


Çoğu yıkılmış,  kimi çökmeye  başlayan  evlerin  arasında direnen   az sayıdaki  yapı  bahçe  duvarı, renkli  kapıları, ahşap  pencereleri, kirece  boyanmış taş  duvarları  ile  içindeki  hayatı  korumaya  çalışıyor. Yer yer yapılmış  betonarme  binalar  ise  eskiye soğuk bir  kibirle  bakıyor tenha Han  sokaklarında.  Meydanında ki  bir iki kahvehanenin önünde, duvar diplerinde  tahta iskemlelerde kendini  güneşe  vermiş insanlar  gündelik  yaşama renk  katacak yeni sohbetleri  kurmanın  peşinde.
Dört gün  boyunca  resim  yapıp arada  kenti ve çevreyi gezerken  gözlemledim  bunları. Yalnızlığından  sıkılmış Han kültür mirasını, tarihsel  zenginliğini ve  dostluğunu  paylaşmak  istiyor. Modern Türkiye de bir  Kültür, Tarih ve Sanat  Kenti olarak  varlığını  sürdürmek istiyor. Yüz  dönümlük  arazi  üzerine  kurulacak Sanat  Köyü tamamlandığında konaklamalı sanat  atölyeleri, dokuma –keçe  atölyeleri,yerel  ürünlerin  üretildiği, satıldığı mekanlar, galerisi, müzesi ile  Anadolu’ya   bir  model  olabilecek bir  uygulama. Rekreasyon Derneği Başkanı  Canan  Arabacı  heyecanla anlatıyor. Taşıdığı yüksek sosyal  enerji o  kadar inandırıcı  ve  güven  verici ki bu  projenin  bittiğini  ben  şimdiden  gördüm.Ekibi  ile (yönetim Kurulu üyeleri, Sempozyum  Küratörü  Seran Tepeoğlu, gönüllü  yardımcıları Yurdagül  Işıl, Sevgi Dağcı Koç) o  kadar  uyumlu  ki…kusursuz  bir  organizasyona imza  attılar.
Belediye  Başkanı  Erdal  Şanlı   en  büyük  destekçisi projenin. Eşi  Sevgi  Hanımla   mükemmel  bir  ev  sahibi. Kendi  evinin  bahçesinde  ağırladı  çoğu  yabancı otuz  kadar misafirlerini. Kendi ürettiği  ürünlerinden  pişirdikleri  yemekleri , kendi  elleriyle  ikram  ettiler. Hanım  muhtarımız  da  onların  en  büyük  destekçisi, yardımcısı. Her  biri  ayrı  değer ve  olan  Han  halkı sıcakkanlı, misafirperver. Ve  dertli …tanınmak  bilinmek  istiyorlar. Frig  vadisi ve Han yaya yürüyüş, bisikletli, otomobilli, özel  veya kalabalık  tur  gruplarına ,  Tarih  ve Kültür  tutkunlarına müthiş bir  arkeolojik  ve  kültürel  parkur. Doğal , bakir, keşiflere  açık.Zamanda  yolculuk gibi  bir  haftanın sonunda sempozyum  sergi açılışı ve şenlikle son  buldu  Orada  olduğum  süre  boyunca   Büyük Halk  Ozanımız Aşık  Veysel’in                                                  Dünyaya geldiğim anda                                                                                                                                            Yürüdüm hayli zamanda                                                                                                                                            İki kapılı  bir  Handa                                                                                                                                                  Gidiyorum gündüz gece”                       dizeleri  takıldı  dilime. Gerçekten de  Han ın  iki  kapısı  vardı. Bir  Çifteler  kapısı  diğeri  Yazılıkaya kapısı ..Ama  Hanlıların  sevgi dolu yüreklerinde  sonsuza  kadar açılmış  gönül  kapıları  ruhumuzu Han a gönüllü  tutsak  etti..                                                                                                                                                         

Bütün  emek  ve  yürek verenlere   sonsuz  teşekkürler.