16 Mayıs 2019 Perşembe




2.NİĞ-BOR SANAT GÜNLERİ- HALİBASART

Kadir ŞİŞGİNOĞLU

Neolitik dönemden başlayarak Hitit, Asur, Frig, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu, Moğol- İlhanlı  ve Osmanlı uygarlıklarına  ev sahipliği yapan Niğde  ve çevresi bu uyarlıklara ait taşınır - taşınmaz kültür  mirası  örneklerinin görülebildiği ender  kentlerimizden  biridir. Sahip  olduğu olağanüstü doğası  ve  kültür  mirası  ile adeta  on bin yıllık  çeyiz sandığına  benzeyen Niğde; farklı dönemlere ilişkin çeşitli eserlerin ve mimarlık  yapılarının en güzel örneklerini barındırıyor. Bunlardan Niğde Kalesi, Saat Kulesi ve üzerinde yer alan Alaaddin Camii ile  diğer yapılar Dünya Kültür  Mirası Listesine girmiş  yapı topluluklarıdır.

Köşkhöyük ve Pınarbaşı’ndan başlayan kültür birikimi, Tyana (Kemerhisar) dan sonra Selçuklular döneminde  Bor üzerinden  Niğde’ye doğru kaymıştır. Niğde asıl kent  kimliğini Selçuklu zamanında  kazanmıştır. Bor; bu kültür yolculuğunun Niğde’den önceki son durağıdır. Niğde’ye göre, farklı  kültürlerin görünen ve görünemeyen izlerini daha  çok yansıtır. Tarihsel geçmişindeki madencilik, tarım ve askeri lojistik kimliğini  belirgin olarak sürdürmeye devam ediyor. Sanat kültür alanında ise geçmişin çok kültürlü ince zevkinden giderek uzaklaşıp, var olanı hızla tüketme kabalığına yönelmiş tipik orta Anadolu kasabası görünümünde. Ayakta kalmayı  başarabilmiş Osmanlı yapısı Paşa Camii , eski bir kilise  üzerine inşa edilmiş Cığızoğlu Konağı, restorasyonu yapılarak  Belediye  Kültür Sanat Evine  dönüştürülen Ermeni Kilisesinden başka tarihi yapılar yok denecek az. Paşa Caminin altındaki Osmanlı hamamı ise bir restorasyon faciası örneği. Yenilenen kubbelerinden  su aldığından iç kısmında duvarlar büyük oranda ıslanmış. Restorasyonu  yapan  firma bırakıp gittiği için bu birinci sınıf yapının içi nerede şehir  çöplüğüne  dönüşmüş. Paşa Caminin aşağısındaki tarihi sokakta  yer alan eski sivil mimarlık örnekleri tam anlamıyla  kaderine terkedilmiş. Çoğunluğu restorasyonu bile  yapılamayacak kadar viran durumda. Sadece, Bor’u yukarıdan aşağıya  doğru süzen, üç katlı bir taş konak ayakta. Sokakla  birlikte ele alınarak restorasyonu  yapıldığında bu konağa “kent müzesi” kimliği  çok  yakışır. Aynı zamanda Bor’a kazandırdığı tarihsel kimlikle birlikte bir  turizm çekim  merkezi olur. Ancak  bütün bunların  yapılabilirliği kent kültürü duyarlılığı yüksek Bor’luların girişimlerine,  desteğine bağlı.

Serkan Haliloğulları da, memleket sevgisi ve kent  kültürü duyarlılığı yüksek Bor’lu genç bir iş insanı. Sanatın insanın ve toplumun gelişimine ne  denli katkı  sağladığını, sanat üretmenin insana ve topluma  ne denli prestij kazandırdığını yurt dışı yaşamında görmüş, deneyimlemiş. Bor halkını sanatla  buluşturmak için kurduğu HalibasArt  şirketi ile bu sene 2.sini düzenlediği “Niğ-Bor Sanat Günleri’nde” farklı etkinliklerle yaklaşık 45 gün boyunca Bor’Sanat da sanat konuşuldu. Sanat Günleri  kapsamında Arnavut sanatçı Saimir Strati ile 300 yüz bin  vida ile Bayraklı Atatürk portresi yapılarak  Dünya Rekoru kırma denemesi yapıldı ve sonuçlandı. Engelsiz sanat kapsamında ise kollarını kullanamayan iki değerli sanatçımızdan Yusuf Akgün ağzı ile,  Melih Ünlüler ise protez kolları ile  resim yaptılar. Çalıştay  kapsamında  dünyanın farklı ülkelerinden  gelen 22 sanatçının aynı ortamda ürettikleri  eserler sergilendi. Çalışmalar halka  açık olarak eski Ermeni Kilisesinde yapıldı. Niğde Ömer Halis Demir Üniversitesi de, bu etkinliğin içinde yer almak  istediği için,  Üniversitenin Kültür  Merkezinde farklı tarihlerde sanatçı  söyleşileri  yapıldı.Trabzon Üniversitesi Öğretim Görevlisi Kadir Şişginoğlu tarafından üniversite öğrencileri ve öğretim üyelerine “Kültürel Miras ve Müze Kültürü” başlıklı  bir konferans verildi. Küçücük bir  kentte insanların yaşamına  sanat girdi. Okullardan gruplar  halinde gelen  öğrenciler  sanatçılarla tanıştı. Birlikte eser ürettiler. En önemlisi atıl bir şekilde bekleyen kilise binası, bir kültür merkezi işlevi  kazanmış  oldu. Her kesimden Bor’lu vatandaşlar yoğun ilgi  gösterip destek  verirken, bu etkinliklere anlaşılmaz  bir şekilde mesafeli duran Bor Belediye Başkanı  ve Kaymakamlığı bütçelerinden  bir tek kuruş harcamadan kenti tanıtma fırsatını kaçırmış oldular. Keşke birileri onlara “memleket için elinden gelenin en iyisini yapmak Tanrıya ibadettir, elinden geldiği halde hiçbir şey yapmamak ise vatana ihanettir” sözünü hatırlatmış olsaydı.

İki yılda; Bor’un geçmişinde sahip olduğu Kültürel Mirasa layık, çağdaş bir kültür sanat kenti yaratmak adına nerede ise bir servet harcayan Serkan Haliloğulları’nın yanında olmak,  sadece; iyi güzel işler yapan bir insana destek olmak demek değildir.Bu destek aynı zamanda vatanseverliğin gereğidir. Yoksa kenti için yüreğini ortaya koyan bu insanın “Geçti Bor’un pazarı ….”demesi yakındır.