2.NİĞ-BOR
SANAT GÜNLERİ- HALİBASART
Kadir
ŞİŞGİNOĞLU
Neolitik dönemden başlayarak Hitit, Asur, Frig, Pers, Roma,
Bizans, Selçuklu, Moğol- İlhanlı ve
Osmanlı uygarlıklarına ev sahipliği yapan
Niğde ve çevresi bu uyarlıklara ait taşınır
- taşınmaz kültür mirası örneklerinin görülebildiği ender kentlerimizden biridir. Sahip olduğu olağanüstü doğası ve kültür mirası
ile adeta on bin yıllık çeyiz sandığına benzeyen Niğde; farklı dönemlere ilişkin çeşitli
eserlerin ve mimarlık yapılarının en
güzel örneklerini barındırıyor. Bunlardan Niğde Kalesi, Saat Kulesi ve üzerinde
yer alan Alaaddin Camii ile diğer
yapılar Dünya Kültür Mirası Listesine
girmiş yapı topluluklarıdır.
Köşkhöyük ve Pınarbaşı’ndan başlayan kültür birikimi, Tyana (Kemerhisar)
dan sonra Selçuklular döneminde Bor
üzerinden Niğde’ye doğru kaymıştır. Niğde
asıl kent kimliğini Selçuklu
zamanında kazanmıştır. Bor; bu kültür
yolculuğunun Niğde’den önceki son durağıdır. Niğde’ye göre, farklı kültürlerin görünen ve görünemeyen izlerini
daha çok yansıtır. Tarihsel geçmişindeki
madencilik, tarım ve askeri lojistik kimliğini
belirgin olarak sürdürmeye devam ediyor. Sanat kültür alanında ise
geçmişin çok kültürlü ince zevkinden giderek uzaklaşıp, var olanı hızla tüketme
kabalığına yönelmiş tipik orta Anadolu kasabası görünümünde. Ayakta
kalmayı başarabilmiş Osmanlı yapısı Paşa
Camii , eski bir kilise üzerine inşa
edilmiş Cığızoğlu Konağı, restorasyonu yapılarak Belediye
Kültür Sanat Evine dönüştürülen Ermeni
Kilisesinden başka tarihi yapılar yok denecek az. Paşa Caminin altındaki
Osmanlı hamamı ise bir restorasyon
faciası örneği. Yenilenen kubbelerinden su aldığından iç kısmında duvarlar büyük
oranda ıslanmış. Restorasyonu yapan firma bırakıp gittiği için bu birinci sınıf
yapının içi nerede şehir çöplüğüne dönüşmüş. Paşa Caminin aşağısındaki tarihi
sokakta yer alan eski sivil mimarlık
örnekleri tam anlamıyla kaderine
terkedilmiş. Çoğunluğu restorasyonu bile
yapılamayacak kadar viran durumda. Sadece, Bor’u yukarıdan aşağıya doğru süzen, üç katlı bir taş konak ayakta.
Sokakla birlikte ele alınarak
restorasyonu yapıldığında bu konağa
“kent müzesi” kimliği çok yakışır. Aynı zamanda Bor’a kazandırdığı
tarihsel kimlikle birlikte bir turizm
çekim merkezi olur. Ancak bütün bunların yapılabilirliği kent kültürü duyarlılığı
yüksek Bor’luların girişimlerine, desteğine bağlı.
Serkan Haliloğulları da, memleket sevgisi ve kent kültürü duyarlılığı yüksek Bor’lu genç bir iş
insanı. Sanatın insanın ve toplumun gelişimine ne denli katkı
sağladığını, sanat üretmenin insana ve topluma ne denli prestij kazandırdığını yurt dışı
yaşamında görmüş, deneyimlemiş. Bor halkını sanatla buluşturmak için kurduğu HalibasArt şirketi ile bu sene 2.sini düzenlediği
“Niğ-Bor Sanat Günleri’nde” farklı etkinliklerle yaklaşık 45 gün boyunca
Bor’Sanat da sanat konuşuldu. Sanat Günleri
kapsamında Arnavut sanatçı Saimir Strati ile 300 yüz bin vida ile Bayraklı Atatürk portresi yapılarak Dünya Rekoru kırma denemesi yapıldı ve
sonuçlandı. Engelsiz sanat kapsamında ise kollarını kullanamayan iki değerli
sanatçımızdan Yusuf Akgün ağzı ile,
Melih Ünlüler ise protez kolları ile resim yaptılar. Çalıştay kapsamında
dünyanın farklı ülkelerinden
gelen 22 sanatçının aynı ortamda ürettikleri eserler sergilendi. Çalışmalar halka açık olarak eski Ermeni Kilisesinde yapıldı. Niğde
Ömer Halis Demir Üniversitesi de, bu etkinliğin içinde yer almak istediği için, Üniversitenin Kültür Merkezinde farklı tarihlerde sanatçı söyleşileri
yapıldı.Trabzon Üniversitesi Öğretim Görevlisi Kadir Şişginoğlu
tarafından üniversite öğrencileri ve öğretim üyelerine “Kültürel Miras ve Müze
Kültürü” başlıklı bir konferans verildi.
Küçücük bir kentte insanların
yaşamına sanat girdi. Okullardan
gruplar halinde gelen öğrenciler
sanatçılarla tanıştı. Birlikte eser ürettiler. En önemlisi atıl bir
şekilde bekleyen kilise binası, bir kültür merkezi işlevi kazanmış
oldu. Her kesimden Bor’lu vatandaşlar yoğun ilgi gösterip destek verirken, bu etkinliklere anlaşılmaz bir şekilde mesafeli duran Bor Belediye
Başkanı ve Kaymakamlığı
bütçelerinden bir tek kuruş harcamadan
kenti tanıtma fırsatını kaçırmış oldular. Keşke birileri onlara “memleket için elinden gelenin en iyisini
yapmak Tanrıya ibadettir, elinden geldiği halde hiçbir şey yapmamak ise vatana
ihanettir” sözünü hatırlatmış olsaydı.
İki yılda; Bor’un geçmişinde sahip olduğu Kültürel Mirasa
layık, çağdaş bir kültür sanat kenti yaratmak adına nerede ise bir servet
harcayan Serkan Haliloğulları’nın yanında olmak, sadece; iyi güzel işler yapan bir insana
destek olmak demek değildir.Bu destek aynı zamanda vatanseverliğin gereğidir. Yoksa
kenti için yüreğini ortaya koyan bu insanın “Geçti Bor’un pazarı ….”demesi
yakındır.