15 Aralık 2016 Perşembe

 MÜZESİNİ DÜŞLEYEN  SERGİ                                                      
“YOLU TRABZON’DAN GEÇEN SANATÇILAR SERGİSİ-2”

                            Öğr.Gör.KadirŞİŞGİNOĞLU                                                                                                                 KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi




Kentler; insanın kendisi için tasarladığı,tarihsel süreç içinde fiziksel, sosyal ve kültürel katmanların üst üste  harmanlandığı  senteze  dayalı  mekanlardır. Bu katmanların sentezini  iyi oluşturan kentler  kültürel sürekliliğini sağlayabilir. “Kültürel  süreklilik” kentlerin varlığı için temel koşuldur. Çünkü; kültür  olmadan kent olmaz, kent olmadan da kültür olmaz. Bunu belkide en  iyi anlatan “testide ne varsa dışarıya o sızar” diyen Mevlana’dır. Altı bin yıllık kültürel  birikime  sahip Trabzon,  kültürel  mirasını  iyi değerlendiremediği için kültürel ve kentsel belleğini  hızla eritmektedir. Yani Trabzon’da Kültür testisi çatlamış, dağılma riski yaşamaktadır.

 Kentlilik bilinci içinde yaşamını sürdüremeyenlerin kentte kültür üreten enerji odaklarını beslemesi, kent belleği ve kültürünü canlı tutması   olanaklı değildir. Kentlerin kültürel varlığı farklı alanlardaki  kültürel birikimlerinin görünür olmasına bağlıdır. Birikimlerin farkında olan kentli  insan etkilenir, sorgular  ve yeni değerler yaratır. Etkilenmeye en çok da sanatçıların gereksinimi vardır. Kültürel birikimlerin en iyi görünebileceği mekanlar müzelerdir. Müzeler toplumsal kültürün vitrinidir. Trabzon Altı bin yıllık tarihsel ve kültürel birikimi ile oransız bir müze fakirliği yaşamaktadır. Bu gün sahip olduğu düşünülen kültürel birikimlerini yok olmadan gelecek kuşaklara  aktarılabilmesi  için yayla ve kırsal alanlarda  ekomüzelerden-tarım müzelerine, deniz müzesinden –etnoğrafya müzesine, fındık-tütün müzesinden-Karadeniz mutfağı ve beslenme müzesine, arkeoloji ve tarih müzelerinden-kent müzelerine, kadın müzesinden-çocuk müzesine, karikatür ve mizah müzesinden-müzik müzesine, spor müzesinden-sinema ve fotoğraf müzesine, bakırcılık, mum, bıçak, silah, ticaret müzesinden-bilim -teknoloji –eğitim müzesine, basın, tiyatro, edebiyat müzesinden-doğa tarihi müzesine varıncaya  kadar otuza yakın müzesinin kurulmuş olması gerekirdi.

Sarp sınırının diğer  tarafında küçücük  bir  kent olan Batum’un  bile güçlü  kurumsal kimliği,  iyi işleyen  yapıları  ile tarih, arkeoloji ve sanat alanında sekiz müzesinin olduğu  düşünülürse Trabzon’un müze kültürü yaratmak konusunda ne kadar geç kaldığı ortaya çıkar. Müze kültürünüz yoksa kentte kültür üretecek enerji santraliniz de yok demektir. Özellikle de “kültür sanat kenti  ve  çok sayıda sanatçıya sahip olmakla övünen bir kentte” sanat müzesinin olmaması öncelikle bu kenti yönetenlerin, daha sonra da sanatın içinde olup, kentin sanat kültürünün gelişmesinde sorumluluk üstlenmeden , müze oluşumuna destek  vermeden, üç -beş  eser  satmak için  işadamlarının, siyasetçilerin, yerel yöneticilerin  etrafında dolanıp, bu kentte yaşayıp giden sanatçıların ayıbıdır. Üstelik kurulması en kolay müze Sanat Müzesidir. Çünkü çok sayıda sanatçıyı İstanbul Beşiktaş MKM  Çağdaş Sanat Galerisinde üç yılda iki  büyük sergi ile bir araya getiren TAMEV (Trabzon Araştırmaları Vakfı) ile ,onlara müze kurma konusunda her şeyleri  ile  gönülden destek olan,  İstanbul’da  faaliyetlerini sürdüren TİAB (Trabzon İşadamları ve Bürokratları Derneği) ,Türk Resim sanatının önemli ismi Dünyanın ve Türkiye’nin Grafik Sanatlar alanında sayılı yaşayan müzelerinden İMOGA’nın kurucusu Trabzonlu sanatçı Süleyman Saim Tekcan ve  Trabzonlu ve Trabzon’a  gönül vermiş bir çok sanatçı varken…

Yirmi bir yıldan beri bu kentte öğretim üyesi-sanat eğitimcisi-ressam  olarak yaşıyorum. Son on yıldan beri de müzeci-müze yazarı kimliğimle Trabzon’da müze platformu oluşturup, kamuoyunu müzeye hazırlayıp, yerel ve genel yönetimler  ile koleksiyon sahiplerini müzeciliğe özendirmeye çalışıyorum. Trabzon, Çorum, Kuşadası, Isparta (Yalvaç-Yenişarbademli), Gaziantep, Konya, Bartın, Eskişehir  de  sanat müzesi çalıştaylarına katıldım. Eserlerimle birlikte yirmiye yakın konferanslar verdim. Bu çabalar geç de olsa ürün vermeye başladı.2010 yılında Trabzon Belediye Başkanlığının  isteği üzerine Trabzon Sanat Müzesi için Zağnos Vadisinde yapılmış bulunan Zağnos Kültür Sarayının Sanat Müzesine dönüştürülmesi için bir proje hazırlayarak Belediye Başkanlığına sundum. Aynı yapıya Kültür Müdürlüğü’nün Edebiyat Müzesi yapmak üzere talip olması üzerine proje bekletildi. Daha sonrada önceliği düşürüldü. Asıl  hedefim olan Trabzon Sanat Müzesi  henüz  kurulamamış olsa da; Trabzon’da kurum ve şahıs koleksiyonlarının müzelere dönüştüğünü  görmeye  başladık. Kısmi katkılarımızla Coşkun Kulaksızoğlu’nun tarihsel ve manevi değeri yüksek eserlerden oluşan koleksiyonunun bir kısmı Trabzon TSO tarafından satın alınarak  Oda binasının giriş katında İpekyolu Müzesi  olarak hizmete açıldı. Ortahisar Belediyesi  Atila Bölükbaşı ve Veysel Usta’nın  yedi bin kadar tarihi  belge ve fotoğraf  ve objeden oluşan koleksiyonunu Hafza Sultan Konağında Trabzon Tarih Müzesine dönüştürdü. Trabzon Büyükşehir Belediyesi  Kent Müzesi  çalışmaları yakında sona erecek ve   açılacak. Müze  bürokrasisinin yıldırıcı zorluğuna rağmen bunu yakında yeni müzeler  izleyecek. Er ya da geç Trabzonda Sanat Müzesi açılacak….Buna inanıyorum çünkü Müze Kurma hayalini sürekli canlı tutan İstanbul Trabzonluları var. Trabzon’da  az sayıda olsak da  müze tutkunu olan bizler varız. Trabzon’u yönetenlerin de   eninde sonunda  uyması gerektiği  “evrensel kentleşme  kültürü ilkeleri” var. Bu ilkeler  sahilini doldurarak  insanı denizden koparıp,  dolgu alanlarını kültürel mekan diye köftecilere teslim edilmesini  asla  önermiyor. Hiç değilse o kadar yanlışın içinde  bir tane  doğru olarak  dolgu alanlarında çok özel tasarımla bir sanat müzesi yapılabilirdi.

TAMEV Vakfı  ”Yolu Trabzon’dan Geçen Sanatçılar Sergisi -2”yi  büyük bir özveri ve profesyonellikle düzenledi. Eserlerin toplanması ,taşınması, sergileme bitimine kadar sigortalanması, mekanın seçimi , biraz sıkışık ve eser seçiminde biraz töleranslı  olmasına rağmen sergi düzeni, açılış kokteyli, sergi için hazırlanan 250 sayfalık katalog-kitap tam anlamıyla büyük ve titiz bir organizasyon gerektiren çalışmanın ürünüydü. Serginin  bir  bölümünde Süleyman Saim Tekcan’ın-IMOGA’sının, Mustafa Ayaz Müzesinin, Sunay Akın Oyuncak Müzesinin ve Trabzon’da görev yaptığı süre içinde  resim sanatını çok sevdiren, akademiye çok sayıda öğrenci kazandıran  Kayıhan Keskinok Vakfı Müzesi nin tanıtımının yapılması, amacı müze olan bu sergiye çok yakıştı.
Başta TAMEV Yönetim Kurulunu, Sergi Organizasyonu ve sekreteryası için güler yüzlü Meral Bostancıyı, Sergi Koordinatörü, Danışmanı Süleyman Saim Tekcan Hocamızı, katalogdaki yazısı için Prof. Aydın Ayan Hocamızı, TİAB Yönetim Kurulu ve Başkanını , bu  çalışma  için emek ve destek veren   herkesi kutlamak  gerekir. Trabzon tanıtımı için bir etkinlik yapılacağı zaman  hemen  Trabzon doğumluları arayanları düşünürsek TAMEV Vakfı’nın  doğru bir tercih ve  vefa örneği göstererek “Yolu Trabzon’dan Geçen”  bütün sanatçıları bu sergiye davet etmesi takdire değerdir. Müze kurma hayali ile ikincisi düzenlenen bu  görkemli serginin açılışında herkes vardı. Eski bakanlardan, rektörlerden, Beşiktaş ve Beylikdüzü Belediye  Başkanları , sanat dostları ve sanatçılar. Trabzon Valisi, Belediye Başkanı da keşke olsalardı diye gönlümüzden geçti. Kimbilir  belki de programları uygun değildi. Ama; bizzat önemini hatırlatıp, davet ettiğim  İl Kültür Müdürü mutlaka olmalıydı. İzmir Turizm Fuarında olacağını, gelmek için çaba göstereceğini samimi olarak dile getirdi. Yeni atanan Kültür Müdürümüzün  özellikle müzeler konusunda ciddi çalışmalar yapacağı inancındayım.

Bu  çabaların sonuç vermesi için akılcı ve bilimsel hareket  etmek, işbirliği içinde olmak önemlidir. Sadece hayalle, sadece sözle müze kurulması mümkün değildir. Bugün müzecilik bir bilimdir. Müzeoloji olarak bilinen bu bilimin gereklerinin  yerine getirilmesinde duygusal yandaşlığın, mikro milliyetçiliğin, rant ve çıkar sağlamanın yeri  olamaz. Bilim;  aklın ve evrensel kültürün  ilkelerinin uygulanmasını zorunlu kılar. Bu konuda gözetilebilecek tek çıkar ve hedef “Trabzon’un evrensel Kültüre katkı yapabilecek değer  ve zenginliklerinin  ortaya çıkarılması ve Trabzon’da yaşayanların kentlilik bilincini yükselterek , estetik ve yaratıcı yeteneklerinin  geliştirilmesi” olmalıdır.