NAZIM
HİKMET İLE PRAG'DA BULUŞMAK
Kadir ŞİŞGİNOĞLU
Constanty Borzecki (Mustafa Celaleddin Paşa) Polonya’ dan,
Julien Dedroit (Mehmet Ali Paşa)
Almanya’ dan Türkiye’ ye sığınarak Müslüman oldular. Gelişleriyle ilgili
bir çok rivayet olan
bu iki insan Ordumuzda kahramanlıklarıyla genç yaşta
paşalığa yükseldiler. Mehmet Ali Paşa Mereşal ve Başkumandan iken 1878’ de
Arnavutluk’ ta, Mustafa Celaleddin Paşa 1876’ da Karadağ’ da şehit edildiler. (Mehmet
Ali Paşa Nazım Hikmet’ in annesinin dedesi, Mustafa Celaleddin Paşa, dedesinin
babasıydı.) Sultan Abdulaziz zamanında Mustafa
Celâlettin Paşa’nın yazdığı “ Eski ve
Yeni Türkler” adlı eseri Türk milliyetçiliğinin oluşmasında etkisi olmuştur.Bu kitap aynı zamanda Osmanlı döneminde Türklerle ilgili yazılmış ilk kitaptır.
“Müşir Mehmed Ali (Karl Detrois) Paşa’nın Leyla adındaki kızı
ise, Polonya’daki başarısız ihtilâl teşebbüsünden sonra 1849 yılında 23
yaşındayken Osmanlı Devletine sığınan Mustafa Celaleddin (Yüzbaşı Konstantin
Polkozic Borzecki) Paşa’nın oğlu Hasan Enver Paşa ile evlendi. Bu evlilikten 5
çocuk oldu; Celile, Mehmed Ali, Mustafa Celaleddin, Sara ve Münevver. Şair
Nazım Hikmet Celile’nin oğludur. Nazım Hikmet’in baba tarafından dedesi Mehmed
Nazım Paşa da Selânik’in son valisidir.”
Nazım Hikmet’te Selanik doğumludur. Şiirleri elliden fazla
dile çevrilip ödül almış ve bir çok yerli ve yabancı sanatçı tarafından
bestelenmiştir. T.C Vatandaşlığından
çıkarıldıktan sonra Sürgün hayatının bir kısmı Prag’da geçiren şair;
şiirlerinin bir çoğunu cafe Kavárna Slavia’da kahvesini yudumlayarak yazmıştır.
Prag daki ilk günümde serbest zamanda ilk olarak Kavárna Slavia’yı aradık. Akşam olmuş Prag’ın
ışıkları Vltava nehrine düşmüştü. Charles
köprüsünden sonraki köprünün tam karşısında duruyordu Kavárna Slavia.Yaşı ilerlemiş tombul
resepsiyonist hanıma İngilizce olarak “Türk Şairi Nazım Hikmet ‘in fotoğrafını görmek istediğimizi söylediğimizde “Nazım Hikmet Photos” diyerek parmağı ile içeriyi
işaret etti.Heyecanla Kafeye
uğramış yazarlar, şairler,
aktörler, aktiristlerin fotoğraflarını
inceledik ten sonra iç bölümde birden siyah
beyaz bir fotoğrafta Nazım Hikmet’le göz göze geldik. O kafede memleket hasreti ile yazdığı
şiirleri sizler için benim
fotoğraflarımla buluşturmak istedim.Biraz erken gelme şansımız olaydı Vltava nehri , yolu ve köprüyle ve biraz İstanbul-Karaköyü çağrıştıran görüntüsü eşliğinde ustanın şiirlerini okuyabilirdik kahvemizi içerken...Kısmet bir daha ki sefere....
Külahlı kuleler Pırağ
şehrinde, Ağarınca akşamın üzerinde
Düşe
giren dünyalar aydınlanır
İstanbul’da bir Memet var Altısına bastı bu yıl.
Ve
yaldızlarında kararmış keder.
Ölen bir yıldızdan uçup gelen kuşlara benziyor. Dördüncü Şarl Köprüsünde heykeller.
Pırağ'dan bir araba geçiyor
Tek
atlı bir yük arabası Yahudi mezarlığının önünden. Bir başka şehrin hasretiyle yüklü araba,Arabacı Pırağ’da
Yahudi mezarlığında sessiz soluksuz
ölüm. Ah gülüm, ah gülüm, Muhacirlik
ölümden beter..
Şair memleketten uzak,hasretten delik deşik Eski Kent’te duruyordu.
Meydanlıkta
yapayalnız Gotik duvar üstünde Hanuş
ustanın saati On
ikiyi vuruyordu.
Ve çanları çalan ölüm Ve yukarda öttü horoz
Şair
memleketten uzak,Hasretten delik deşik
….
Etrafına dalgın baktı
Yine 20 Aralık 1956.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder