2. ADANA ULUSLARARASI TÜRK
DÜNYASI SANAT ÇALIŞTAYI
ve TÜRK
DÜNYASI SANAT MÜZESİ ‘NE DOĞRU
Kadir ŞİŞGİNOĞLU
5393 sayılı
kanuna göre faaliyetlerini
sürdüren yerel yönetimler
(belediyeler) kentlerin fiziksel, sosyo-ekonomik ve kültürel anlamda gelişiminden
sorumludurlar. Kent insanının ve kentsel yaşamın bir sosyal düzen içerinde varlığını
sürdürebilmesi yerel yönetimlerin görev, yetki ve sorumluluklarını
ne kadar yerine getirebildiği ile yakından ilgilidir. Yerel yönetimlerin aldıkları
kararlar ve bunların uygulamaları
kent insanını etkilediği kadar, kent
kimliği ve kültürünü etkileme potansiyeline sahiptir.
Günümüz belediyeciliği artık sadece kentin fiziki
yapısını kentin yönetim vizyonuna
uygun dönüşümü sağlayacak alt yapı belediyeciliğinden farklı
değerlendirilmelidir. Kentlerin büyük
oranda alt yapı hizmetlerinin tamamlanmış
olması, yerel yönetimleri eğitim,
bilim, kültür sanat , kentsel–tarihsel doku, doğal ve kentsel çevrenin
korunması gibi konularda sosyal ve
kültürel birtakım işlevleri de üstlenme aşamasına getirmiştir. Belediyeler,
kentteki günlük hayat akışı içerisinde, günün gereklerini yerine getirmeye
çalışırken, bunu kentin geçmişine ait özellikleriyle kaynaştırarak yaptığı
takdirde, kentin özgün dokusunu koruyarak insanlara kent bilinci
kazandırabilir. Bunu sağlamanın yolu
yerel yönetimlerin bireyi
kent içinde katılımcı
yaşamaya zorlamasıdır. Katılımcı
yaşam; kültür-bilgi farkındalığı ister.
Adını Uranus’un oğlu
Adanus’ tan veya Hitit
belgelerindeki Uru Adania ‘dan (Adania Beldesi) geldiği düşünülen Adana;
4.000 yıllık tarihi boyunca bir
çok uygarlığa ev sahipliği
yapmıştır. Adana,
Abbasiler zamanında Maveraünnehir yönünden
gelen Türk boyları ile
Türkleşmeye başlar. Kent merkezi
zaman zaman el değiştirmiş
olsa da, Çukurova ve Toroslar
Türklerin daimi yerleşim
alanıdır. Bunun nedeni Orta Asya
–Hazar yönünden Anadolu’ya yönelen
Türk Boyları göçünün hem
kuzeyden, hem de güneyden
Toroslara yönelmesidir. Bu canlı
göç yolu her türlü
etkilere rağmen Orta Asya
Türk Kültürünün en saf-en canlı izlerinin görüldüğü yerdir. Toroslar üzerindeki yaşamını sürdüren
Türkler zaman içinde
yerleşik hayatı tercih etse de,
halen göçerliği tercih eden topluluklar bulunmaktadır. Sarıkeçililer;
kendi dünyalarını sırtlarında taşımaya devam eden bir Yörük aşiretinin son
göçerleridir.
Ülkemizin genelinde
olduğu gibi, Adana’nın kültürel-sanatsal anlamda birikimleri
ile orantılı gelişim potansiyeli
gösterememiş olması düşündürücüdür. İki milyonluk nüfusun yaşadığı
Adana tarihsel geçmişinin , kültürel zenginliğinin hak ettiği
kamuoyu ilgisinden uzak kalmıştır. Bu ilgiyi oluşturmak için Adana Büyükşehir Belediyesi
ilkini geçen yıl yaptığı Uluslararası Türk Dünyası Sanat Çalıştayı’nın ikincisini 22-31 Ocak 2018
tarihleri arasında gerçekleştirdi. Türk Dünyasını çevreleyen coğrafyanın otuz üç ülke ve Türk
Yurdundan doksan üç ressamın katıldığı çalıştay
sanatın evrensel dilinin yarattığı barış mesajı ile başladı, Türk Dünyası sanatçılarının buluşmasının yarattığı yüksek
düşünce enerjisi ile sona erdi. Çalıştayda
sadece resimler yapılmadı. On üç akademisyenin katıldığı iki
farklı panel ve iki
konferansta Türk Sanat Kültürüne ilişkin konular konuşuldu. Bu çalıştayın entelektüel yönüyle sadece gezi ve workshop’lardan oluşan çalıştaylara bundan sonra etkili
bir model olacağını düşünüyorum.
Adana Büyükşehir
Belediye Başkanı Sayın Hüseyin
Sözlü’nün mükemmel ev sahipliğinde, saygıdeğer
eşleri Zepnep Sözlü’nün genel koordinatörlüğünde, kalabalık bir
ekip çalışması ile gerçekleşen
Çalıştay, şimdiye kadar “en kalabalık katılımcı ile gerçekleşen
çalıştay” olmuştur. En
küçük bir hoşnutsuzluğun oluşmasına izin verilmeden, sanata ve sanatçıya
saygının esas alındığı bu
kusursuz organizasyonun gerçekleşmesinde Prof. Dr. Birsen Çeken ve Doç. Dr. Gültekin Akengin ‘in titiz seçiliği, programcılığı
ve bitmek bilmeyen enerjisinin payı
çok büyüktür.
Uluslararası Türk Dünyası
Sanat Çalıştayı’nın amacı " Çukurova'nın doğal güzellikleri
resmedilerek Adana'nın uluslararası düzeyde tanıtımına katkı sağlamaktır” şeklinde
belirlenmiş olsa da ; diğer önemli iki
amacı Türk Dünyası Sanatçılarını
aynı üretim ortamında buluşmalarını sağlamak, yapılan ve yapılacak çalışmalardan
oluşacak bir koleksiyonu “Sanat Müzesine” dönüştürmektir.
“Kalabalık sayıda Türk Dünyası
Sanatçılarını bir araya getiren
bu çalıştayın nihai hedefi bir
“Sanat Müzesi” olmalı, ismi de “Türk Dünyası Sanat Müzesi” olmalıdır” şeklindeki
önerimin çalıştay sanatçılarınca kabul görmesi, kapanış konuşmasında
Sayın Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü tarafından isminin böyle
açıklanması beni mutlu etmiştir. Sayın Başkanın, Değerli eşlerinin ve ekibinin inanmışlığı bu müzenin temellerinin çok yakında atılacağı izlenimi yaratmıştır. Bu müzenin kurulması sıradan bir yerel
yönetim başarısı olmayacaktır.
Türk Dünyası gibi yüksek bir
idealin ışığında, aşağıda açıkladığım
ilkeler doğrultusunda kurulmuş müze, Türk Halklarının barış ve kardeşlik dili
geliştirmesine hizmet edecek “evrensel bir kültür
başarısı” olacaktır.
Türk Dünyası kültürünün
en canlı izlerinin görüldüğü
Torosların eteğinde, Türk Kültürünün çağdaş
yorumu olabilecek mimari tasarımı ile kurulmuş bu ikonik
müze; Türk Dünyası
Sanatçılarının yaratıcılıklarının
sergilendiği bir müze
olarak ,Türk Dünyası ortak
kültürel belleğinin görsel-sanatsal imgelerinin
gelecek kuşaklara bırakılacağı önemli bir
kültür mirası kimliğini taşıyacaktır. Araştırmaları, çalışmaları ile
Türk Kültürünün görsel imgelerini genç kuşaklara tanıtmak, Türk Dünyası Sanatçılarının yeni yaratımlarına esin vermek , geçmiş ve
geleneğin etkileşimi ile oluşan “Çağdaş
Türk Sanatını” dünyaya tanıtmak bu müzenin
ana hedefleri olmalıdır.
On günlük yoğun
gezi-panel-konferans programlarına
rağmen en güzel -en fazla eserini
yapmak için kendisi ile
yarışan ressamlar iki yüz elliye
yakın eser ürettiler. Her
sanatçıdan birer eserin alındığı Çalıştay Sergisi 75.yıl Sanat Galerisinin muhteşem bir kalabalığının coşkulu atmosferinde açıldı. Çalıştay
aynı gece nezih bir ortamda
düzenlenen gala yemeği ve
kapanış töreni ile sona erdi.
Konuk sanatçıların havalimanında karşılanıp oteline yerleştirilmesine, gezi – panel-yemek
-ulaşım programlarının uygulanmasından,
salon ve çalışma alanlarının belirlenmesine, çeviri-rehberlik
hizmetlerinin gerçekleştirilmesinden son
gün misafirlerin hediyeleri
verilerek havalimanından uğurlanmasına,
çalıştay süresince sanatçıların
sigortalanması ve bitiminde
bırakılan eserler
karşılığında önemli miktarda bir telif’in ödenmesine kadar ince ince düşünülmüş bu organizasyonun içinde
yer almaktan onur duydum. Kendi adıma , sanatçı dostlarım adına tüm emek verenlere
gönülden teşekkür ediyor, çalıştayın amaçlarının gerçekleşmesini diliyorum.