13 Nisan 2013 Cumartesi


“MÜZESİZ ÜNİVERSİTE, ÜNİVERSİTESİZ MÜZE  OLMAZ” (M.Kemal Atatürk)

                                                                                                   Öğr.Gör.Kadir ŞİŞGİNOĞLU
                                                                     KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi  Güzel Sanatlar Eğitimi Bl.

Yüksek  öğretim ile birlikte bilimsel araştırmalar yapma amacıyla kurulan üniversitelerin, tarihi gelişimi sergileyen, geçmiş ile gelecek arasında köprü kuran  müzeler  ile  benzer özellikleri vardır. Çağdaş müzeciliğin iki önemli işlevi olan araştırma ve eğitim aynı zamanda üniversitelerin iki temel amacıdır.Bu durum üniversiteler ile müzelerin yollarının kesişmesine neden olmuştur.Bilimsel ve resmi ilk müzelerin üniversitelerin içinde kurulmuş olması bu düşüncenin kanıtı sayılabilir. Üniversitelerde müzelerin olması eğitim kurumunun gelişimini göstermesi açısından önemlidir. Aynı zamanda müzeler bulundukları eğitim kurumlarının saygınlığını artırırlar.

Müzeler, kendi varlıklarını sürdürebilmek için araştırma yapmak zorundadır. Araştırmalarının bilimsel bir boyut kazanabilmesi için üniversitelerin akademik desteğini almalıdır. Üniversiteler ise; toplumsal  kültürün gelişmesi için ilgi alanlarına uygun projeler geliştirir, araştırmalar  yapar, bunları ilgili  kurumlarla  ve toplumla  paylaşırlar.

Avrupa’da 1930’lu yıllarda gündeme gelen müze  eğitimi, başlangıçta sadece ilköğretim öğrencilerinin dünyasına yönelmiştir. Günümüzde “yaşam boyu eğitim” kuramına  bağlı  olarak müzelerin eğitim işlevinin daha çok öne çıkması üniversitelerle ilişkisini güçlendirmektedir. Eğitimde gelişmiş ülkelerde müzeler, araştırma alanında adeta birer üniversite gibi çalışırken, üniversiteler ise; müzecilik ve  müze  eğitimi alanında yeni araştırmalarla müzeciliğin gelişimine  yön vermektedir. Çağdaş dünya, etkileme gücü nedeni ile müzelerin toplum mühendisliğinin önemli bir aracı olduğunu fark etmiştir. Deyim yerinde ise “çağımız müzeler çağıdır” (McLeod,1998:308).

Üniversitelerin  genel eğitim yapılarına uygun olarak müze kurmaları teşvik edilmeli, kolaylaştırılmalıdır. Bu kapsamda dünyada ve ülkemizde bir çok üniversitenin müzelerini kurarak, müzelerden öğretim programının  devamı  olarak yararlandıklarını görebiliriz. Özellikle gelişmiş ülkelerde bir  çok müze güzel sanatlar fakülteleri ile  birleşmiştir. İngiltere’de Oxford, Cambridge, Glascow, Manchaster Üniversite Müzeleri uygulamalı sanatlar, İngiliz klasikleri ve Mısır antikaları ile doğal bilimler alanında önemli koleksiyonlar; Harward, Yale,Princeton Üniversiteleri ise koleksiyonları bakımından ABD’nin en büyük koleksiyonlarını oluşturmuşlardır (Erbay, 1998:47). ABD Charleston’da Doğu Illinois Üniversitesi Tarble Müzesi üniversite  ile  birlikte  çalışan  bir  kurum niteliğinde öğrencilere kültür ve eğitim deneyimleri fırsatları oluşturmaktadır. Eğitim yöntemlerinin  teorilerini  sınıflarında öğrenen öğrenciler, Tarble Müzesi’nin halk sanatı odaklı sergilerinde sanat hakkında  konuşmanın bir  çok  modellerini öğrenirler (Belleville, 1999:4).

Ülkemizde  bu düzeyde üniversite-müze ilişkisini  çağrıştıran  modellerimiz oldukça  azdır. 1937 de kurulan Mimar Sinan Üniversitesi Resim Heykel Müzesi, ODTÜ Müzesi, İÜ Müzeleri ile daha  yakın zamanda  kurulan  Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Müzesi, Eğitim Fakültesi Resim Heykel Müzesi, AÜ Oyuncak Müzesi, Anadolu Üniversitesi Çağdaş Sanatlar Müzesi, Hacettepe Üniversitesi Sanat Müzesi ve yeni kurulan Dumlupınar Üniversitesi Müzesi üniversite öğretim programına destek veren üniversite müzelerimizdir.Bütün üniversitelerin öncelikle kurumsal kimliğini geliştirebilmesi için müze kurmaları, daha sonra bu müzelerden müze eğitimi konularında yararlanmaları istenilen  gelişmedir.

Konya  Selçuk Üniversitesi de “Türkiye’nin En Büyük Sanat Müzesi”  iddiası ile  oluşturduğu son derece  çağdaş müze  projesini uygulamaya koymuştur.  Bir taraftan müze inşaatı  devam ederken,  diğer  taraftan Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof.Dr. Hüseyin Elmas  öncülüğünde müzenin içini doldurma girişimlerini başlatmıştır. Periyodik aralıklarla  davet ettikleri sanatçılara workshop’lar yaptırarak , kişisel sergiler ve çalıştaylar düzenleyerek öğrencilerin bilgi ve deneyimlerini  artırdığı gibi müze koleksiyonunun oluşumuna da katkı sağlamıştır. Son olarak da ülke genelinde çok sayıda  sanatçıya müzeye eser bağışı çağrısında  bulunmuş,  çağdaş sanat eğitiminin gereğine  inanan duyarlı bir  çok sanatçı bu  çağrıya  olumlu  yanıt  vermiştir. Şimdiden müzenin hatırı  sayılır bir  koleksiyonu olmuştur.

Müzesi  ile  bütünleştiğinde abartısız Türkiye’nin en güzel, dünyada eşi benzeri az  bulunur Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi,  binası ile, uyumlu  bir orkestra  gibi  çalışkan kadrosu ile sadece Konya’ya  değil yakın  bölgeden başlayarak tüm ülkemize sanat eğitimi alanında olumlu  katkılar sağlayacaktır.

Dünyanın en eski uygarlığını ve kent  kültürünü  yaratmış, Çatalhöyükte başlattığı estetik form arayışını  Hatti, Hitit  ve Friglerle sürdürmüş Konya; çok sayıda  uygarlıkların kültür ve sanat örneklerinin iç içe  bulunduğu zengin kültürel  mirasa sahiptir. Roma –Bizans , Selçuklu- Osmanlı  gibi evrensel  kültür örnekleri kentin görsel kültürünü ve düşünce evrenini zenginleştirmiştir. Konya; Mevlana ile Anadolu Türk İslam Tasavvuf düşüncesinin merkezi olmuştur. Bu zengin miras geleceğin  sanatının yaratılmasında temel oluşturacaktır. Geçmişin kültürel zenginliklerinden yola  çıkılarak çağdaş  bir dil ve yorumla  yaratılmış sanat eserleri  ile dolu müzenin olduğu fakültede  eğitim alan öğrenciler kendi üsluplarını  bulma aşamasında zengin deneysel süreçler yaşayabilecektir. Her yaşanan süreç öğrencilerin yaratıcı yönlerini  ve sanatçı  kimliklerini  güçlendirecektir.

Bu özveri ile  atılan adımlar çok değil  bir on yıl sonra Anadolu’nun uçsuz  bucaksız  bozkırlarının bulunduğu Konya’da göz  kamaştıran bir sanat  vahası yaratacaktır. Bu adımlar belki de Cumhuriyet sonrası Anadolu’nun gecikmiş kültürel aydınlanmasının  başlangıcı  olacaktır.

Tüm emek verenlere gönül dolusu  teşekkürler….

Bu yazının bir  kısmı  "MÜZE KÜLTÜRÜ VE EĞİTİMİ"  isimli kitabımdan alıntıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder