
VAKIF 19 İLE BİR KADİM KÜLTÜR HİTİTLER’İN İZİNDE
Kadir
ŞİŞGİNOĞLU *
Anadolu toprakları
on üç bin yıl öncesinden başlayarak günümüze
kadar bir çok uygarlığa ev
sahipliği yapmıştır. Çok sayıda uygarlığın izlerini bıraktığı Anadolu
coğrafyası “dünyanın en büyük açık hava
müzesi “ gibidir. Her uygarlığın bu topraklarda bıraktığı kültür mirası bir
sonraki kültürün içerisinde yaşamaya
devam ederek, tarihsel kültürün yanı sıra, kendine özgü “Anadolu kültür kimliği’ni de”
yaratmıştır. Günümüze kadar uzanan “Anadolu Kültür Kimliği’nin en belirgin
unsurlarının yaratıcısı olan Hititler, yarattıkları kültür ile sadece tarih
sahnesinin yaklaşık 1200 yıllık bir
aktörü olmamış, sonraki kültürlerin içinde etkileyici, dönüştürücü bir güç
olarak varlığını sürdürmüştür.
Günümüzden Yaklaşık 4000 yıl önce Anadolu’nun en eski halkı olan Hatti’lerin
yurdu olan Orta Anadolu’ya Kafkasya ve
Trakya üzerinden Hint-Ari asıllı bir kavim gelmeye
başlar. Bin Tanrılı Halk ismi
ile anılan Hatti beyliklerine komşu olarak yaşayan bu
topluluklar M.Ö. 1850 yıllarına doğru Orta Anadolu’da kendi devletlerini kurarlar. Hititler ismi ile bilinen bu devlet zamanla
genişleyerek Anadolu’nun tamamına yakın bir kısmına, hatta Suriye'ye hakim
olur, Kıbrıs’ı egemenliği altına alır.
M.Ö. 1650'e doğru I.Mursilis
zamanında Hititler imparatorluk çağına girerler. M.Ö. 1392-1350’de I.
Suppiluliuma devrinde imparatorluk kendi çağının süper gücü olan Antik Mısır ile rekabete girecek kadar güçlenir. M.Ö.
1200’ lere doğru Trakya üzerinden
gelen Frigler tarafından Hitit
imparatorluğu yıkılır, Anadolu birliği parçalanır. Küçük Hitit prensleri, M.Ö.
730’a kadar hükümlerini sürdürerek tarih
sahnesinden silinirler. Fiili olarak Hititler yok olur ama; kendinden sonra bu topraklarda kurulan bir çok kültürün dilinde, din ve inancında, giyim-kuşamında, mutfağında,
gastro- nomisinde, gelenek, görenek ve
adetlerinde, tarımsal kültüründe, hukuk ve yasalarında, sanatında,
müziğinde ve dansında dönüşerek yaşamaya devam eder.
Çağdaş toplum
olabilmenin koşullarından biri; yaşadığı toplumun tarihsel ve kültürel derinliğini bilmek ve
anlamaktır. Bu sonuç “kültür mirası farkındalığı” ile ilgilidir. Bireysel olarak her insanın
kendi varlığı ile birlikte ve içinde yaşadığı toplumun varlığını,“öncesi
ve sonrasını-geçmiş ve geleceğini “ bilme sorumluluğu vardır. Bireyin bu
sorumluluğunu yerine getirebilmesi, yaşama tarih ve kültür bilinci
perspektifinden bakabilmesine bağlıdır. Yaşama bu perspektiften bakabilmeyi becerebilen
insanlar ve toplumlar kendi varlıklarını, güç ve yeterliliklerini
anlamlandırmış olarak geleceği doğru kurgularlar, gelecek içinde var olmaya devam ederler. Atatürk
Cumhuriyetinin Çağdaş toplum olma ideali, bireyin eğitimle bu yönde donatılmasını
zorunlu kılmıştır. Eğitim sisteminin bu
alandaki zafiyeti ve kasıtlı tutumu (ideolojik yanlılığı)
bireyi kültürel köklerinden uzaklaştırır.
Deyim yerinde ise; çöpsüz üzüm gibi aidiyetsiz-kimliksiz yaşamaya zorlar. Böyle insanların ve
toplumların uzun yaşama şansı yoktur.
Aydınlarının ve sivil toplum örgütlerinin toplumun bilinçlendirilmesi ile ilgili
sorumlulukları vardır. Kuruluş amaçlarına uygun olarak ürettikleri bilgi ve değerleri hedef kitlelerinden başlayıp toplumun en geniş katmanlarına kadar
paylaşarak, kültürel etkileşim ile toplumsal kültürel kimliğin, evrensel
kültürel kimlik içinde daha güçlü olmasını sağlayabilirler. Ülkemizde çok sayıda Sivil Toplum Kuruluşu (STK) yerel etkime gücünü artırma mücadelesi içinde varlık savaşı verirken;
çok az sayıda STK da ürettikleri bilgi ve değeri, uluslararası
alanda düzenledikleri etkinlikler ile evrensel kültür mirasına olağanüstü katkıda bulunmanın gayreti içindedir.
Çok kısa bir
süre önce kurulmasına
karşın bilgi ve değer üretme, dönüştürücü kültürel etkinlikle nitelikli
tanıtım yapabilme adına çok doğru ve yerinde çalışmalar yapan VAKIF 19 parlayan STK’ndan biridir. Bir buçuk yıl
içinde, gücü ile orantılı olmayan çok doğru işler yapmıştır VAKIF 19. Bunu
Alper Bilan’ın başkanlığı ve yönlendiriciliğinde, özveri içinde, çok uyumlu
çalışan yönetim kuruluna borçludur.
“Hititler Elçiliklerde”
ismi ile projelendirilerek 19-22 Haziran 2018 tarihleri arasında Bulga- ristan
FİLİBE-BURGAZ ve VARNA’da gerçekleştirdiği son etkinliği; çeşitlilik, paydaşların belirlenmesi ve organizasyon,
konu seçimi , hedeflerin doğru tespiti, uygulama ve sonucu ile ancak devlet gücü ile Kültür Bakanlığı tarafından
gerçekleştirilebilecek bir etkinliktir.
VAKIF 19 bu etkinlik için olması gereken bütün doğruları bir araya getirmeyi
başarabilmiştir. Bu doğrular;
1.Günümüz entelektüel toplumların önemli sorunlarından biri olan ‘kültürel
miras’ Vakfın hizmet ve çalışma alanı içinde bulunmaktadır. Kadim Hitit Medeniyetinin etki sınırlarının ve iki önemli başkentinin (Hattusa ve
Şapinuva’nın) Çorum ilinin sınırları içinde yer alması, Hattusa’nın Dünya
Kültür Mirası Listesinde bulunması bile Hitit uygarlığının tanıtılması için yeterli
bir gerekçedir. Ayrıca bu etkinlikte Anadolu merkezli Hitit
Kültürünün evrensel kültür içinde yaşamaya devam ettiği tezinin işlenmesi çok
doğrudur.
2.Etkinliğin paydaşlarına bakıldığında VAKIF19, Bulgaristan Filibede ki
etkinliklerin ev sahipliğini ve sponsorluğunu yapan Filibe merkezli George TRAK kuruluşu olan TRAKART
(Trakya Kültürleri Araştırma Merkezi)bu iki paydaşı buluşturan asıl ev sahibi
T.C Dışişleri Bakanlığı Filibe ve Burgas Başkonsolosluğudur. Nazlı Öksüz (Solist),
Çağatay Akyol ,Ferhat Erdem, Erdem Şimsek, Cemal Kızıltaş, Bülent
Yanıkoğlu’ndan oluşan Hitit Müzik Grubu,
Plastik Sanatlar Sergisi için davet edilen Hitit Kültürü konularını çalışan ressam Bünyamin Balamir, Nilgün
Ayşecik Çevik , Kadir Şişginoğlu, Güler Dişbudak,Aynur Gündoğan Ocak, Seramik-
Heykel sanatçısı Hüsna Dişbudak, Baskı
resim sanatcışı Kevser Kartal, bu etinliklerde
kostüm ve imitasyon eser ile
ilgili VAKIF 19 a lojistik destek sağlayan kurum ve kuruluşlar, etkinliklere “
Hitit Arkeoloji fotoğrafları”, “Hititlerde
Dans ve Müzik” sunumları ile aynı
zamanda etkinlik koordinatörlüğü yapan Arkeolog Prof.Dr.Tayfun Yıldırım çok
doğru seçimlerdir.
3.Yabancı bir ülkede , kısa
zamanda üç farklı şehirde peş peşe
etkinlik yapmak zordur. Titiz ve doğru bir organizasyon ile etkinliklerin kusursuz tamamlanması
taktire değerdir. Buradaki en büyük pay
çağdaş, işbölümüne dayalı VAKIF 19 yönetim
anlayışı ve yönetim kurulunundur.
4.Bulgaristanın iyi komşuluk
ilişkileri içinde Ülkemizin Avrupa Birliği yürüyüşünü destek-lemesi, ayrıca Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını
yürütüyor olması, Filibe’nin 2018 Avrupa
Birliği Kültür Başkenti seçilmesi neden Bulgaristan ve üç kenti sorusunun cevabını
oluştur- maktadır. Ülke tanıtımı açısından stratejik ve diplomatik olarak ince
bir hedef seçilmiştir.
5.Filibede sergi için belirlenmiş olan mekan TRAKART
Museum’dur. Bu müze Roma dönemi Hipodrom kalıntılarının ve taban mozaik
panolarının bulunduğu Alt Geçit altında kurulmuş özel bir müzedir. Müze objelerinin dışında kalan boş duvar yüzeylerine
Hitit Arkeoloji Fotoğrafları, Hitit imgelerinin yer aldığı resimler ile seramik
objeler asılarak, eserler bir müze galeri içinde sergilenmiştir. Filibe’de ki konser mekanı cadde seviyesinden
yaklaşık on iki metre aşağıda bulunan Roma dönemi hipodromun giriş kısmı kalıntılarının bulunduğu amfitiyatro
şeklindeki tarihi mekandır. Mekanın hemen
arkasında 15.yüzyıl Osmanlı Cuma Camii bulunmaktadır. Konser, defile, Hititler,
amfitiyatro ve tarihi Osmanlı camii zaman
yolculuğunun duraklarında farklı kültür katmanlarını buluşturmuştur. Burgas’da
etkinlik için seçilen, yeni
yapılmış yolcu Limanı binasının üst katı günbatımı Liman manzarası ile Hitit
kostümleri defilesi ve antik
Hitit enstrümanları ile çalınan günümüz
Anadolu ezgilerine güncel,
estetik, doğal bir dekor yaratmış, Hitit güneşini Burgas güneşi ile
buluşturmuştur. Binanın tanıtımı için yapılmış afişlerde “insanları ve kültürleri buluşturan
yer” sloganının kullanılması, etkinliğin amacı düşünüldüğünde diplomatik
zekanın yaratıcı bir çözümü olmuştur. Varna da ise; etkinlik için Arkeoloji
müzesinin orta avlusu tercih edilmiştir. Müzenin klasik Barok mimarisi ile tarihin
derinliklerinden gelen Hitit temalı
etkinliğin uyumu son derece mükemmel olmuştur. Her üç mekan da konser
ve Hitit Kostümleri defilesi için isabetli seçimdir.
6.Etkinliklerin tümü birbirini
tamamlayacak şekilde planlanmış, biri diğerinin önüne geçmemiştir.Böylelikle;izleyiciye hepsi birden izlendiğinde
zihninde kolaylıkla sindirebilece- ği
bütüncül bir Hitit Kültürü menüsü sunulmuştur. Etkinlik sonunda izleyicilerin salondan ayrılmak istemeyişlerinin
nedeni yaşadıkları lezzet şokudur.
Filibe ve
Burgaz Başkonsolosu ve yardımcılarının
Bulgaristan’a girdiğimiz andan itibaren
sürekli irtibatta kalarak ekibe yön vermeleri, etkinliklerin alt yapılarını çok
iyi hazırlamış olmaları titiz diplomasi geleneğinin yansımaları olarak
dikkatimi çekti. Etkinlikleri sahiplenmeleri, tanıtım için titiz planlama, basit
bir ev sahipliği nezaketinin ötesinde ciddi bir emek harcandığını gösteriyordu. Yine
de sonucun ne olacağına ilişkin bir endişenin varlığı hissediliyordu. Bu
endişenin “ülkeyi en iyi şekilde temsil edebilmekten” kaynaklandığını etkinlik sabahı ağırlandığımız konsolosluktaki sohbette sezinledim.Bizleri sahiplenen, ağırlayan Filibe Başkonsolosu Sayın Hüseyin Ergani ye “şimdiye kadar
yurt dışı seya- hatlerimde ülkemizin
varlığını hissetmek için elçilik ve konsolosluk önündeki bayrağın önüne geçip
fotoğraf çektirirdim. Sayenizde bayrakla
birlikte devleti de hissettim”
diyerek teşekkür ettim. Burgaz Başkonsolosumuz sayın Nuray İnöntepe ve zarif eşi hem Burgaz da hem de Varna da bizi hiç yalnız bırakmadı. Elinden hiç bırakmadığı fotoğraf makinası küçük ayrıntıları atlamayan, sanatçı bir
kişiliğin yansıması gibiydi. Konser sonrası konuş- masında fotoğrafını çektiği Burgazda bulunan rögar kapaklarından ikisini antik giysiler
üzerine işleterek oluşturduğu giysi sunumu Burgazlılara ve bize
sürpriz oldu.
Yabancı bir
ülkede dört gün gibi kısa bir sürede bir sergi, üç konser, üç defile ve bunların öncesinde “Hititlerde Dans ve
Müzik” konulu akademik sunum planlamak
ve izleyenlerde hayranlık uyandıran bir başarı ile gerçekleştirmek, sıradan
bir ekip çalışması ile olabile- cek
bir durum değildir. Kalben ve aklen inanmanın yanında, yüksek memleket ve vatan sevgisi ile ancak açıklanabilir.
VAKIF19;
ülkemizde şehir tanıtımları denildiğinde turizm odaklı video filmler ile,
yeme içme kültürüne ilişkin etkinliklerin yapıldığı saplantılı tanıtım ezberini
bozmuş, en iyi tanıtımın doğru, yansız bilgi, sanat kültürü, kültür ve tarih
mirasına dayalı iyi planlanmış, yetkin, samimi etkinliklerle olabileceğini bir kez daha göstermiştir. Bu
nedenle bu etkinliğin gerçek -leştirilmesinde başta VAKIF 19 yönetim kurulu ve başkanı Alper Bilan olmak üzere yönetim
kurulu üyesi Mahmut Fatih Sucuoğlu, Çetin Mete,
vakıf Müdürü Ergülü Karipcin’e ve
tüm emek verenlere ülkece teşekkür borçluyuz.
*Trabzon Üniversitesi Fatih
Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi
Bölümü Öğretim Görevlisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder