28 Haziran 2018 Perşembe



VAKIF 19  İLE BİR KADİM KÜLTÜR HİTİTLER’İN  İZİNDE 


Kadir ŞİŞGİNOĞLU *

Anadolu toprakları on üç bin yıl öncesinden başlayarak günümüze  kadar  bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Çok sayıda uygarlığın izlerini bıraktığı Anadolu coğrafyası  dünyanın en büyük açık hava müzesi “ gibidir. Her uygarlığın bu topraklarda bıraktığı kültür mirası bir sonraki kültürün içerisinde yaşamaya  devam ederek, tarihsel kültürün yanı sıra, kendine  özgü “Anadolu kültür kimliği’ni de” yaratmıştır. Günümüze kadar uzanan “Anadolu Kültür Kimliği’nin en belirgin unsurlarının yaratıcısı olan Hititler, yarattıkları kültür ile sadece tarih sahnesinin  yaklaşık 1200 yıllık bir aktörü olmamış, sonraki kültürlerin içinde etkileyici, dönüştürücü bir güç olarak varlığını sürdürmüştür.

Günümüzden Yaklaşık  4000 yıl önce Anadolu’nun en eski halkı olan Hatti’lerin yurdu olan Orta Anadolu’ya Kafkasya  ve Trakya  üzerinden Hint-Ari asıllı bir  kavim gelmeye  başlar.  Bin Tanrılı Halk ismi ile  anılan Hatti  beyliklerine komşu olarak yaşayan  bu  topluluklar M.Ö. 1850 yıllarına doğru Orta Anadolu’da  kendi devletlerini  kurarlar. Hititler  ismi ile bilinen bu devlet zamanla genişleyerek Anadolu’nun tamamına yakın bir kısmına, hatta Suriye'ye hakim olur, Kıbrıs’ı egemenliği  altına alır. M.Ö. 1650'e doğru  I.Mursilis zamanında  Hititler imparatorluk  çağına girerler. M.Ö. 1392-1350’de I. Suppiluliuma devrinde imparatorluk kendi çağının süper  gücü olan Antik  Mısır ile rekabete girecek kadar güçlenir. M.Ö. 1200’ lere  doğru Trakya  üzerinden  gelen Frigler tarafından  Hitit imparatorluğu yıkılır, Anadolu birliği parçalanır. Küçük Hitit prensleri, M.Ö. 730’a kadar hükümlerini sürdürerek  tarih sahnesinden silinirler. Fiili olarak Hititler yok olur  ama; kendinden sonra bu topraklarda  kurulan bir çok kültürün dilinde, din ve inancında, giyim-kuşamında, mutfağında, gastro- nomisinde, gelenek, görenek ve  adetlerinde, tarımsal kültüründe, hukuk ve yasalarında, sanatında, müziğinde ve dansında  dönüşerek yaşamaya  devam eder.

Çağdaş toplum olabilmenin koşullarından biri; yaşadığı toplumun tarihsel ve kültürel derinliğini bilmek ve anlamaktır. Bu sonuç “kültür mirası farkındalığı ile ilgilidir. Bireysel olarak her  insanın  kendi varlığı ile birlikte ve içinde yaşadığı toplumun varlığını,öncesi ve sonrasını-geçmiş ve geleceğini  bilme sorumluluğu vardır. Bireyin bu sorumluluğunu   yerine  getirebilmesi,  yaşama tarih ve kültür bilinci perspektifinden bakabilmesine bağlıdır. Yaşama bu perspektiften bakabilmeyi becerebilen insanlar  ve toplumlar  kendi varlıklarını, güç ve yeterliliklerini anlamlandırmış olarak geleceği doğru kurgularlar, gelecek içinde  var olmaya devam ederler. Atatürk Cumhuriyetinin Çağdaş toplum olma  ideali, bireyin  eğitimle bu yönde donatılmasını zorunlu kılmıştır. Eğitim sisteminin  bu alandaki  zafiyeti  ve kasıtlı tutumu (ideolojik yanlılığı) bireyi kültürel köklerinden uzaklaştırır.  Deyim yerinde ise; çöpsüz üzüm gibi aidiyetsiz-kimliksiz  yaşamaya zorlar. Böyle insanların ve toplumların uzun yaşama şansı yoktur.
   
Aydınlarının ve sivil toplum örgütlerinin toplumun bilinçlendirilmesi ile ilgili sorumlulukları vardır. Kuruluş amaçlarına uygun olarak ürettikleri  bilgi ve değerleri  hedef kitlelerinden  başlayıp  toplumun en geniş katmanlarına kadar paylaşarak, kültürel etkileşim ile toplumsal kültürel kimliğin, evrensel kültürel kimlik içinde daha güçlü olmasını sağlayabilirler. Ülkemizde çok sayıda Sivil Toplum Kuruluşu (STK)  yerel etkime gücünü artırma mücadelesi içinde varlık savaşı  verirken;  çok az sayıda STK da ürettikleri bilgi ve değeri, uluslararası alanda düzenledikleri etkinlikler ile evrensel kültür  mirasına olağanüstü  katkıda bulunmanın gayreti içindedir.

Çok kısa  bir  süre  önce  kurulmasına  karşın bilgi ve değer üretme, dönüştürücü kültürel etkinlikle nitelikli tanıtım yapabilme adına çok doğru ve yerinde çalışmalar yapan  VAKIF 19 parlayan STK’ndan biridir. Bir buçuk yıl içinde, gücü ile orantılı olmayan çok doğru işler yapmıştır VAKIF 19. Bunu Alper Bilan’ın başkanlığı ve yönlendiriciliğinde, özveri içinde, çok uyumlu çalışan yönetim kuruluna borçludur.

“Hititler Elçiliklerde” ismi ile projelendirilerek 19-22 Haziran 2018 tarihleri arasında Bulga- ristan FİLİBE-BURGAZ ve VARNA’da gerçekleştirdiği  son etkinliği; çeşitlilik, paydaşların belirlenmesi ve organizasyon, konu seçimi , hedeflerin doğru tespiti, uygulama  ve sonucu ile ancak  devlet gücü ile Kültür Bakanlığı tarafından gerçekleştirilebilecek bir etkinliktir. VAKIF 19 bu etkinlik için olması gereken bütün doğruları bir araya getirmeyi başarabilmiştir. Bu doğrular;

1.Günümüz entelektüel  toplumların önemli sorunlarından biri olan ‘kültürel miras’ Vakfın hizmet ve çalışma alanı içinde bulunmaktadır. Kadim Hitit Medeniyetinin  etki sınırlarının ve  iki önemli başkentinin (Hattusa  ve Şapinuva’nın) Çorum ilinin sınırları içinde yer alması, Hattusa’nın Dünya Kültür Mirası Listesinde  bulunması  bile Hitit uygarlığının tanıtılması  için yeterli  bir  gerekçedir. Ayrıca bu etkinlikte Anadolu merkezli Hitit Kültürünün  evrensel kültür içinde  yaşamaya devam ettiği tezinin işlenmesi çok doğrudur.

2.Etkinliğin paydaşlarına bakıldığında VAKIF19, Bulgaristan Filibede ki etkinliklerin ev sahipliğini ve sponsorluğunu yapan Filibe  merkezli  George TRAK  kuruluşu olan TRAKART (Trakya Kültürleri Araştırma Merkezi)bu iki paydaşı buluşturan asıl ev sahibi T.C Dışişleri Bakanlığı Filibe ve Burgas Başkonsolosluğudur. Nazlı Öksüz (Solist), Çağatay Akyol ,Ferhat Erdem, Erdem Şimsek, Cemal Kızıltaş, Bülent Yanıkoğlu’ndan  oluşan Hitit Müzik Grubu, Plastik Sanatlar Sergisi için davet edilen Hitit Kültürü konularını  çalışan ressam Bünyamin Balamir, Nilgün Ayşecik Çevik , Kadir Şişginoğlu, Güler Dişbudak,Aynur Gündoğan Ocak, Seramik- Heykel  sanatçısı Hüsna Dişbudak, Baskı resim sanatcışı Kevser Kartal, bu etinliklerde  kostüm ve imitasyon  eser ile ilgili VAKIF 19 a lojistik destek sağlayan kurum ve kuruluşlar, etkinliklere “ Hitit Arkeoloji fotoğrafları”,  “Hititlerde Dans ve Müzik” sunumları  ile aynı zamanda etkinlik koordinatörlüğü yapan Arkeolog Prof.Dr.Tayfun Yıldırım çok doğru seçimlerdir.

3.Yabancı bir ülkede , kısa zamanda  üç farklı şehirde peş peşe etkinlik yapmak  zordur. Titiz ve doğru bir organizasyon ile  etkinliklerin kusursuz tamamlanması taktire  değerdir. Buradaki en büyük pay çağdaş, işbölümüne dayalı VAKIF 19 yönetim  anlayışı ve yönetim kurulunundur.

4.Bulgaristanın  iyi komşuluk  ilişkileri  içinde  Ülkemizin Avrupa Birliği yürüyüşünü  destek-lemesi, ayrıca Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını yürütüyor olması, Filibe’nin 2018 Avrupa Birliği Kültür Başkenti seçilmesi  neden Bulgaristan ve üç kenti sorusunun cevabını oluştur- maktadır. Ülke tanıtımı açısından stratejik ve diplomatik olarak ince bir hedef seçilmiştir.

5.Filibede sergi için belirlenmiş olan mekan TRAKART Museum’dur. Bu müze Roma dönemi Hipodrom kalıntılarının ve taban mozaik panolarının bulunduğu Alt Geçit altında kurulmuş özel  bir müzedir. Müze  objelerinin dışında kalan boş duvar yüzeylerine Hitit Arkeoloji Fotoğrafları, Hitit imgelerinin yer aldığı resimler ile seramik objeler asılarak, eserler bir müze galeri içinde sergilenmiştir. Filibe’de ki konser mekanı cadde seviyesinden yaklaşık on iki metre aşağıda bulunan Roma dönemi hipodromun giriş kısmı kalıntılarının bulunduğu amfitiyatro şeklindeki  tarihi mekandır. Mekanın hemen arkasında 15.yüzyıl Osmanlı Cuma Camii bulunmaktadır. Konser, defile, Hititler, amfitiyatro ve tarihi Osmanlı camii  zaman yolculuğunun duraklarında farklı kültür katmanlarını buluşturmuştur. Burgas’da etkinlik için seçilen, yeni yapılmış yolcu Limanı binasının üst katı günbatımı Liman manzarası ile Hitit kostümleri  defilesi  ve  antik Hitit enstrümanları ile çalınan günümüz  Anadolu ezgilerine güncel, estetik, doğal bir dekor yaratmış, Hitit güneşini Burgas güneşi ile buluşturmuştur. Binanın tanıtımı için yapılmış afişlerde “insanları ve kültürleri buluşturan yer” sloganının kullanılması, etkinliğin amacı düşünüldüğünde diplomatik zekanın  yaratıcı bir çözümü olmuştur.  Varna da ise; etkinlik için Arkeoloji müzesinin orta  avlusu  tercih edilmiştir. Müzenin  klasik Barok mimarisi ile tarihin derinliklerinden gelen  Hitit temalı etkinliğin uyumu son derece mükemmel olmuştur. Her üç mekan da  konser  ve Hitit Kostümleri defilesi için isabetli seçimdir.

6.Etkinliklerin tümü birbirini tamamlayacak şekilde planlanmış, biri diğerinin önüne geçmemiştir.Böylelikle;izleyiciye  hepsi birden izlendiğinde zihninde  kolaylıkla sindirebilece- ği bütüncül bir Hitit Kültürü menüsü sunulmuştur. Etkinlik sonunda  izleyicilerin salondan ayrılmak istemeyişlerinin nedeni   yaşadıkları lezzet şokudur.

Filibe ve Burgaz  Başkonsolosu ve yardımcılarının Bulgaristan’a girdiğimiz  andan itibaren sürekli irtibatta kalarak ekibe yön vermeleri, etkinliklerin alt yapılarını çok iyi hazırlamış olmaları titiz diplomasi geleneğinin yansımaları olarak dikkatimi çekti. Etkinlikleri sahiplenmeleri, tanıtım için titiz planlama, basit bir ev sahipliği nezaketinin ötesinde  ciddi bir emek harcandığını gösteriyordu. Yine de sonucun ne  olacağına ilişkin bir  endişenin varlığı hissediliyordu. Bu endişenin “ülkeyi en iyi şekilde temsil  edebilmekten” kaynaklandığını  etkinlik sabahı ağırlandığımız konsolosluktaki sohbette sezinledim.Bizleri sahiplenen, ağırlayan Filibe Başkonsolosu Sayın Hüseyin Ergani ye “şimdiye kadar yurt dışı seya- hatlerimde  ülkemizin varlığını hissetmek için elçilik ve konsolosluk önündeki  bayrağın önüne  geçip  fotoğraf çektirirdim. Sayenizde bayrakla  birlikte devleti de  hissettim” diyerek teşekkür ettim. Burgaz Başkonsolosumuz sayın  Nuray İnöntepe ve zarif eşi  hem Burgaz da hem de Varna da  bizi hiç yalnız  bırakmadı. Elinden  hiç bırakmadığı fotoğraf makinası  küçük ayrıntıları atlamayan, sanatçı bir kişiliğin yansıması gibiydi. Konser sonrası konuş- masında fotoğrafını çektiği  Burgazda bulunan rögar kapaklarından ikisini  antik giysiler  üzerine  işleterek oluşturduğu  giysi sunumu Burgazlılara  ve bize  sürpriz oldu.

Yabancı bir ülkede dört gün gibi kısa bir sürede bir sergi, üç konser, üç defile  ve bunların öncesinde “Hititlerde Dans ve Müzik” konulu akademik sunum  planlamak  ve izleyenlerde hayranlık  uyandıran  bir başarı ile gerçekleştirmek, sıradan bir  ekip çalışması ile  olabile- cek  bir durum değildir. Kalben ve aklen inanmanın yanında,  yüksek memleket  ve vatan sevgisi  ile ancak açıklanabilir.

VAKIF19; ülkemizde şehir  tanıtımları  denildiğinde turizm odaklı video filmler ile, yeme içme kültürüne ilişkin etkinliklerin yapıldığı saplantılı tanıtım ezberini bozmuş, en iyi tanıtımın doğru, yansız bilgi, sanat kültürü, kültür ve tarih mirasına dayalı iyi planlanmış, yetkin, samimi etkinliklerle olabileceğini bir kez daha göstermiştir. Bu nedenle bu etkinliğin gerçek -leştirilmesinde başta VAKIF 19 yönetim kurulu  ve başkanı Alper Bilan olmak üzere yönetim kurulu üyesi Mahmut Fatih Sucuoğlu, Çetin Mete,  vakıf Müdürü Ergülü Karipcin’e ve  tüm emek verenlere ülkece teşekkür borçluyuz.

*Trabzon Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi  Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Öğretim Görevlisi












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder